JAPON İKONLARI BÖLÜM 1: SKYLINE GT-R

JAPON İKONLARI BÖLÜM 1: SKYLINE GT-R

Serinin ilk bölümüne GT-R ile başlamamın en büyük sebebi; Nissan’ın GT-R modelini hâlâ istikrarlı ve başarılı bir şekilde devam ettiriyor olması.
Skyline adı ilk kez duyulduğunda sene 1957’yi gösteriyordu. Fakat bu model Nissan’a değil, adını İmparator Hirohito’nun ilk oğlu olan Prens Akihito’dan alan Prince markasına aitti. 1. nesil Skyline hakkında söylenecek herhangi bir detay yok. Normal, binek bir sedandı. 2. nesil üretildiğinde ise bu model, Skyline serisiyle birlikte efsaneleşmiş olan yuvarlak stop lambalarına sahipti. Modelin ayrıca bir spor versiyonu da üretilmişti ve ilk kez GT kelimesi bir Skyline’ın yanına konmuştu. Fakat bu kelime GT-R değil, GT-B’ydi. Bu kelimenin anlamı Gran Turismo Berlinetta’ydı. Bir Japon aracına İtalyanca bir isim konmasının sebebi ise o dönemdeki İtalyan araçlarına olan özentilikti diyebiliriz.
İlerleyen dönemlerde Prince firması maddi olarak sıkıntıya girince Nissan ile birleşme kararı aldı. Nissan ise Prince’i öldürüp geriye sadece Skyline’ı bıraktı. 1969 yılında Nissan, 3. nesil Skyline’ı üretti. Bir önceki seride de olduğu gibi bu modelin yanında da GT ismi kullanıldı ve bu serinin ismi Skyline GT-S olarak adlandırıldı. Fakat Nissan, bu serinin bir önceki Skyline serisinin devamı olamadığını düşündü. Bu yüzden yeni bir model için harekete geçtiler ve ortaya 1. nesil Nissan Skyline GT-R, namıdiğer “Hakosuka “ çıktı. Hakosuka; “hako“ ve “suka“ kelimelerinin birleşmesiyle olan Japonca bir kelimedir. Anlamı ise “Kutu Skyline“ olarak geçmekte. Kutu denmesinin sebebi ise o dönemki Avrupa spor arabalarının aksine köşeli ve küt olmasıdır. 1972 yılında ise 2. nesil Skyline GT-R satışa sürüldü. Fakat sadece 197 adet üretildi ve bunların hepsi Japonya pazarında satıldı. 70’lerin başındaki petrol krizi GT-R’ı da vurdu ve 1977 yılında GT-R üretimi tamamen durduruldu. Daha sonrasında Skyline GT-EX, Skyline R31, Sykline R32 modelleri üretilse de bunlar GT-R serisine dahil değildi.
Ve tam 12 yıllık bekleyişin ardından; bana göre serinin efsaneleşmesindeki ilk araba olan Skyline GT-R R32 sahneye çıktı. 276 beygir gücündeki motoruyla birlikte; GT-R serisinde ilk defa 4 çeker sistemi kullanılmaya başlandı. Dünya üzerindeki bütün 4 çeker araçlar asıl gücü ön tekerleklere verip, araç kontrolünü kaybettiğinde gücü arka tekerleklerle paylaştırıp kontrolü kazandırır. Fakat GT-R’ın ATTESA-ETS adlı bu sisteminde asıl güç arkada tekerleklerde olur ve araç kontrolünü kaybettiğinde güç ön tekerleklerle paylaştırılır. Bu sistemin Dünya üzerinde eşi benzeri olmaması da dikkat çeken özelliklerden birisidir.
Ardından R32; touring yarışlarında 3 sene içinde tam 29 yarışı ardı ardına kazanarak büyük bir başarıya imza atmıştır. Hatta bazı firmalar bu sebeple Nissan’ın rekabeti öldürdüğüne dair şikayetlerde bulunmuşlardır. Bu büyük başarının ardından Avustralyalı otomotiv dergisi Wheels; R32’yi, Japon mitolojisinde yer alan “Godzilla“ isimli canavara benzetmiştir ve o günden beri GT-R serisinin bir diğer adı da Godzilla’dır. Bunun şerefine Nissan; Skyline GT-R R32 V-Spec isimli bir model daha çıkarmıştır ve 1994’te R32lerin üretimi durdurulmuştur.
1995 yılına gelindiğinde ise Nissan bu sefer R33’ü satışa sundu. Bu modelin motoru R32 ile tamamen aynıydı. Bu modelle ilgili söylenebilecek tek şey R32’nin birtakım eksikliklerinin ve sorunlarının bu modelde giderildiğidir. Gerçekten giderilebilmiş midir blinmez çünkü R33 şu anda bile serideki en az rağbet gören arabadır. Daha sonrasında Nissan’ın yarış takımı olan Nismo; R33’ün daha gelişmiş hali olan Nissan GT-R Nismo 400’ü geliştirdi. Fakat arabanın bu versiyonundan sadece 44 adet üretilmiş ve satılmıştır.
Gelelim serinin Hollywood yıldızı olan GT-R R34’e. Hollywood yıldızı diyorum çünkü R34’ün Dünya üzerinde bu kadar tanınmasının bir sebebi de, Hızlı ve Öfkeli filmindeki Brian O’Conner adlı karakterin kullandığı arabalardan biri olmuş olmasıdır. Fakat GT-R serisinin aldığı bu ilgi ve övgüyü, sadece Hızlı ve Öfkeli serisine borçlu olduğu söylenemez. R34 de, R33 ve 32 gibi aynı motora sahipti. Diğerlerinden tek farkı dakikada çevirdiği devir sayısının ve tork gücünün daha yüksek olmasıydı. Devam etmeden önce, neredeyse 10 yıl içinde Skyline GT-R serisinin neden hiçbir şekilde hızlanmadığı konusunda bilgi vermekte fayda var.
1990 senesine yaklaşıldığında Japonya’da spor arabalarına olan merak tavan yapmıştı. Ve bu dönemde Japon ekonomisi çok iyi bir durumda olduğu için otomotiv firmaları arabalarını çok ucuza satıyorlardı. Bir marka yeni bir model çıkardığında diğer marka da ondan daha iyisini çıkartmak için elinden geleni yapıyordu. Bu arabaları yok pahasına alan Japonlar; ‘touge‘ olarak da adlandırılan, virajların ardı ardına geldiği dağ yollarında drift yapıyor veya yarışıyorlardı. Bu sebepten dolayı da Japonya’daki kaza sonucu ölüm oranı gittikçe artıyordu. Buna bir son vermek için Nissan, Mazda, Toyota, Honda, Mitsubishi, Subaru gibi Japonya’nın önde gelen otomotiv firmaları bir anlaşmaya vardılar. Artık üretilen hiçbir araba 276 beygir gücünü ve saatte 180 kilometre hızı aşamayacaktı. Fakat işin garip tarafı, kâğıt üstünde 276 beygir gücünde satılan R32, R33 ve R34’lerin; satın alındıktan sonra sahipleri tarafından dyno teste girdiklerinde 325-330 beygir aralığında güç ürettiklerinin görülmesidir. Yani bir Nissan GT-R satın aldığınızda, her zaman daha fazlasını satın alırsınız.
GT-R R34’ün, V-Spec, V-Spec 2, M-Spec Nürburgring gibi çeşitli versiyonları da üretildikten sonra üretimi 2002 yılında tamamen durduruldu.
2000 yılına gelindiğinde Nissan; 20 milyar dolar gibi büyük bir borç ve modası geçmiş arabalarıyla iflas etmek üzereydi. Nissan bu durumdan kurtulmak için Carlos Ghosn adında yeni bir genel müdür atadı. Ghosn; bütçe kıstı, fabrika kapattırdı ama araba satmaya devam etti. Nissan’ın tam 20 milyar dolarlık borcunu 2 sene içinde 2.7 milyar dolarlık kâra dönüştürdü. Simge haline gelmiş bir firmayı kurtaran Ghosn; Japonya’da ulusal bir kahraman olarak görüldü. Artık yeni amacı, en popüler ürünleri olan GT-R’ı yeniden yaratıp otomotiv şirketleri arasında Nissan’ı üst sıralara taşımaktı. Fakat böyle bir riske girip başarısız olmanın bedeli çok ağır olacaktı.
Ghosn’a göre ise bu işi yapabilecek en iyi kişi Kazutoshi Mizuno’ydu. Araba yarışı mühendisliği, ekip direktörlüğü ve araba tasarımcılığı alanlarında 40 yıllık deneyimi olan bir mühendisti. Zaten GT-R gibi gözde bir modelin başmühendisliğine de böyle biri yakışabilirdi.
Mizuno: “Süper araba pazarı, sadece ileri sürüş tekniklerine ve aracın bedelini ödeyebilecek kimselere açıktı. Ben bu durumu pazarı herkese açarak ve müşterilerimizin ihtiyaçlarına cevap verecek bir süper araba yaratarak değiştirmek istedim.“
Ve GT-R R35 2007’de Japonya, 2008’de de Amerika ve Kanada, ve sonrasında da diğer ülkelerin pazarında satışa sunuldu. Fakat bu model, kendinden önceki modeller gibi Skyline ismini taşımıyordu.
El yapımı olan bu motor artık 3.8 litrelik bir hacme sahipti ve 478 beygir güç üretiyordu. Bu motor, ‘Takumi’ adı verilen ve Dünya üzerinde çok nadir bulunan mühendisler tarafından birleştiriliyordu. Önceki modeller gibi keskin, köşeli bir araba olmasına rağmen rüzgâr direnci en düşük arabalar arasında yer almakta.
2011 yılında GT-R artık 565 beygir güç üretiyordu. Ve 2014’e gelindiğinde Nissan GT-R Nismo modeli geliştirildi. Ve bunun üzerine Nissan; Almanya’nın dünyaca ünlü pisti Nürburgring’de GT-R Nismo ile 7 dakika 29 saniyelik bir tur süresi elde etti. Nissan’ın bu süreyi açıklaması üzerine Porsche, bir GT-R alıp pistte test yaptı. Yapabildikleri en iyi sürenin 7 dakika 52 saniye olduğunu ve Nissan’ın insanları kandırdığını açıkladılar. Bunun üzerine Nissan, Nürburgring’e bir kez daha gitti ve 7 dakika 29 saniye olan tur süresini 7.19’a indirdi. Ardından durmayıp GT-R Nismo Nürburgring Attack adıyla çıkardıkları modelle bir kez daha piste çıktılar ve bu sefer ise 7 dakika 8 saniyelik bir tur süresi elde ettiler. Şu an tur süresi olarak 11. Sıradalar. Bir arkalarında Mercedes AMG GT-R, ve bir önlerinde ise Porsche 911 GT3RS bulunmakta. Ve Nissan GT-R; şu anda bu iki aracın yarı fiyatına satılmaktadır. Yazımı; GT-R’ın başmühendisi olan Mizuno’nun çok sevdiğim bir sözüyle bitirmek istiyorum:
‘’Neredeyse 40 yıldır araba tasarlayan biri olarak şunu öğrendim: Araba sadece bir nesne değildir. Araba; duygu ve heyecan yaratır. Bizim işimiz insana iyi bir dost kazandırmak.’’
Cüneyt Önelge

Sosyal Medyada Paylaşın:
İlginizi Çekebilir

BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

BİRDE BUNLARA BAKIN

  • ÇOK OKUNAN
  • YENİ
  • YORUM
Sponsorlu Bağlantılar
reklam